Çok manalı bir başlık olduğunu ben de çok iyi biliyorum fakat… Bu konu hakkında da ne söylesem, bunun da çok az olduğunu düşünüyorum.
Daha dolardaki ivmelenme durulmadan, herkes patır patır zam yaptı. Hem de hiç acımadan…
Hele hele şu suya yapılan zam var ya…
Dolar iki kat olmamışken bile neredeyse suya 2.5 kat zam yapıldı. Aslında zam mı yapıldı yoksa başka bir şey mi desem, inanın terbiyem el vermiyor. Ama siz anladınız, ne demek istediğimi…
Zaten fiyatlar konusunda uçuyoruz ve saçmalıyoruz!
İnanın, bazen Batman’da değil de başka bir yerde mi yaşıyorum acaba diye kendi kendime soruyorum.
Zaten ucuz sayılmayan bir şehiriz. Bir de üstüne üstlük dehşet bir fiyat keşmekeşi yaşıyoruz. Kim neyi tutturduysa…
Allah ne verdiyse…
Bazı noktalar arasında öyle fiyat farkı var ki…
İstanbul Nişantaşı ve Güneydoğu’nun küçük bir ilçesi gibi… Bir şeyin fiyatı 1-2 kilometre arasında 3 kat değişebiliyor.
Evet, Batman’da…
Sebep ise kiralarmış! İyi tamam da kardeşlerim, kiranızı göz göre göre bizim cebimizden mi çıkaracaksınız!
Peki ya, Batman’da kimi oturma mekanlarında gelen300-500 hatta 700’lü hesaplara ne demeli…
Kendimizde değiliz herhalde!
Herkes ne demek istediğimi yine çok iyi anlıyor. Bunun da başka bir açıklaması ya da tarifi yok!
Kiralar, ücretler, hesaplar…
Kim kime, dum duma vesselam!
Bir de şu market curcunası…
Her şey o kadar iç içe girince, elbette marketler de kendince Ali Cengiz oyunlarına başvurmuş gibi…
Raflardaki fiyatlarla kasaya yansıyan fiyatların birbirleriye alakası yok!
Raflardaki fiyat küpürlerinde bambaşka bir şey, kasadakindeyse daha daha başka fiyatlar var.
Yani, kelimenin tam anlamıyla…
‘Çarşıdan aldım bir lira, eve geldim bin lira’…
Oluyor, yani paket oluyorsunuz. İş işten geçiyor ve olan cebinizdeki yangına oluyor!
Özellikle de bu büyük sözde ‘marka’ dediğimiz marketler…
Hal böyle olunca da birbirimizi soyuyoruz hepimiz. Çünkü siz, bir şeyinize zam yaparken diğeri de üç şeyine zam yapıyor ve nihayetinde de…
Kendi elimizle birbirimizi soyup soğana çevirmiş oluyoruz, beyler uyanın!