Etraf çirkef dolmuş arkadaş! Nereye dönsem, onlarla dopdolu… Nereye dönsem hep onlar, onlar…
Kafayı yememek elde değil ve maalesef kendi bulunduğum zümre de paçalarına kadar bunlarla dolu.
Ortalığı karıştıran, atıp tutan, kendini bu işte duayen gören…
Bir sağ, bir sol yapan… Siyaset, basın, müzik derken ne olduğunu kendileri bile unutan, ne idüğü belirsiz tipler…
Her tarakta bezi olan ve burnunu her şeye sokan(dilerim, o uzun burunları bir gün bir yerde sıkışır da)…
Velhasılı… Gazetecilik kisvesi altına sığınıp da aslında özde hiçbir şey olmayan ve bu mesleği, adımızı iki paralık eden gazeteci müsveteleri işte!
Çünkü, bunlar yüzünden adımız yemekçi, cahil ve tırşıkçiye çıktı ya…
Üç kuruşa mezhep değiştirir bu cenaplar…
Hemen adam, dava kısacası her şeylerini satarlar!
Hem de o kadar ucuza ki… Adam, adamlığından utanır!
Bu kadar yalvar yakar niye…?
Evet, o kadar yalvarıyorlar ki, artık bu yüzden insanlar gazeteleri sadaka parasıyla satın alacaklarını sanıyorlar!
Bir aboneye, bir reklama biçilen fiyat, neredeyse ciklet parası…
O binbir emekle okuyucunun huzuruna gelen yayın organları var ya…
İşte bu gazeteler…
Sayenizde artık hiçbir değeri olmayan paçavralara dönmüş durumda!
Siz, gırtlağınıza kadar batağa batmışsınız da… Peki ya biz ne yapalım?
Sizin pisliğinizde biz de mi boğulalım?
Bir gün siyasetçisiniz, bir gün aydın ve bazen de sözde entelektüel…
‘Yok çok şey biliyorsunuz da’ bir türlü açıklamıyorsunuz! Valla önce kendinizden başlamanız gerektiğini siz de adınız kadar biliyorsunuz.
Bir de son zamanlarda yazdığım yazılara herkes isim istiyor da…
Bunların kim olduğunu anlamıyor musunuz, Allah aşkına!
İlla ki isim mi verelim, yani.
İşte, bütün bunlardan dolayı ben artık patlamak üzereyim!
Bu yüzden herkes adam gibi işine baksın da başkasının mesleğini, emeğini berbat etmesin.
Ve…
Rezilliğin de hiç ama hiç alemi yok!