Evet değerli okurlar…
Bugün kaleme aldığım yazı, çok eskilere dayanmakta!
Krallıklar zamanında yaşanan bir hikaye…
Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde develer telal iken periler berber iken…..
Küçük ve şirin bir ülkede çok mutlu bir kral yaşarmış….
Bir gün kendi kendine delenen kral baş danışmanını yanına çağırmış. Ve demiş ki : ‘’ De bakalım bana iki oğlum da iyice eğitiliyor mu? Onlara iyi bakılıyor mu? demiş’’ Baş danışman Markelüs; Evet kralım 2 oğlunuza da en iyi şekilde eğitiliyor, fakat küçük oğlunuz hiçbir şeyi umursamıyor ve ödevlerini öğretmenlerine yaptırıyor demiş…
Değerli okurlar hikayeyi fazla uzatmadan kısadan gideceğiz izninizle…
Gel zaman, git zaman bir gün, Ülkenin koskoca Kralı başka ülkeleri ziyaret etmek için yanına büyük oğlunu da alarak muhafızlarla yola koyulmuş…
Bu yol onların sonu olmuş, çünkü bir felaketle karşılaşmışlar ve bir daha geri dönmemişler…!
Baş danışman Markelüs, bu duruma çok sevinmiş ve kraliyetin küçük prense kaldığını duyunca havalara uçmuş…
Prensin babası kral halkı tarafından çok seviliyordu ama gel görelim ki kralın ölümünden sonra hep kendini düşünen kralın oğlu, pek sevilmiyormuş halk tarafından…
Baş danışman Markelüs’ün gözü kraliyet hazinesindeymiş!
Hazinenin sahibi olmak için türlü entrikalar kurmaya başlamış…
Öncelikle bir ekip kurmuş kendine…
Kraliyet muhafızlarından, kraliyet baş korumasını ve kraliyet yazarını yanına çekmiş, demiş ki Markelüs; ben ne desem o olacak ve bu ekip’te de görevi kabul etmiş…
Ve planlarını uygulamaya başlamışlar…
Öncelikle yeni kralın halkı tarafından sevilmesi için kraliyet baş yazarı Mendes’ten güzel yazılar yazmasını ve halka ne kadar iyi ve çalışkan bir kral olduğunu duyurtmasını istemiş…
Tabi Mendes’te öyle yazılar yazmaya başlamış ki kendisi bile inanmamış ama yazmaya devam etmiş…
Çünkü onun da gözü kraliyet hazinesindeymiş…!
Kral baş danışmanı Markelüs’ü yanına çağırtmış, ve de bakalım bana kraliyetimiz ne durum da her şey yolun damı demiş?
Markelüs; evet kralım her şey yolunda, bazı yeni ve sizin için iyi olacağını düşündüğüm kurallar ve yenilikler yaptım, yalnız bunun için biraz altına ihtiyacımız olacak…
Kral iyi iyi, ne gerekiyorsa yap, halk beni sevsin ve daha çok vergi ödesin demiş…
Bunu duyan baş danışman Markelüs, hazineden kepçeyle harcamalar için altın almaya başlamış…
Kraliyet yazarı Mendes, şakşakçılık yapmak için yalan dolan, abartılı yazılar yazmaya devam ediyor ve altını doldurmaya doymuyormuş…
Kraliyet baş danışmanı Markelüs’te krala her şeyi güllük gülistanlık göstererek kepçeyle altınları götürmeye devam etmiş…
Bir zamandan sonra, kraliyet halkı vergi ödeye ödeye açlık sınırına gelmiş…!
Kral ise bundan haberdar değilmiş ve çok sevildiğini sanıyormuş…
Baş danışman Markelüs kraliyet hazinesini bitirmiş hatta kraliyeti başka krallıklara borçlandırmış…
Gel zaman git zaman kral gizliden, halk gibi giyinerek halkın arasında gezintiye çıkmış…
Çıkmışta ne görmüş kral, açlıkla, sefaletle, perişan düşmüş halk krala sövüyormuş…
Kral bir hırçınla kraliyete geri dönmüş ve Kraliyet baş danışmanı Markelüs’ü yanına çağırtmış…!
Ne dir bu hal Markelüs…?
Neden halk böyle perişan ve açıklık cebelleşiyor, birde bana sövüyorlar…
Sen her şey yolun da demedin mi bana?, öyle değilmiş…? Demiş.
Baş danışman Markelüs ise hayır kralım size denk gelen birkaç kişiyi görmüş ve duymuşsunuz, asıl halk çok iyi durumda, herkes sizi çok ama çok seviyor demiş ve kral yine inanmış bu yalancı kraliyet başdanışmanına…
Yani değerli okurlar, yine baş danışman Markelüs ve ekibi kraliyet yazarı Mendes kralı bir şekilde inandırmış…!
Amaaaa!
Bir süre sonra diğer büyük krallıklar, bu duruma el koymuş ve kralının yerine büyük kraliyetin baş vezirini getirtmişler…!
Baş vezir, baş danışman Markelüs ve kraliyet yazarı Mendes’i ve de kraliyet baş korumasını yakalatıp zindana attırmış…
Evet değerli okurlar hikayemiz özetlerle bu şekilde sizlere aktardık…
Kalın sağlıcakla…