Bu şehrin sorunlarına ne kadar eğilsek ne kadar serzenişte bulunsak hep kendini akıllı sanan(!) birkaç arkadaş çıkıp bizi sözde eleştiriyor!
Güya akılların sıra bize akıl veriyorlar!
Bize yol göstermeye çalışıyorlar!
Tabi, kendi yollarını şaşırdıklarının farkında bile değiller.
Sırf konuşmak için konuştukları da aşikar!
Sanki bu şehrin kahvelerini görmek istemiyorlar..!
Kahveler işsiz gençlerle dolup taşıyor… şehir tozdan, pislikten görünmüyor… çok yataklı hastane deseniz, hala muamma… yanık ünitemiz hala yok…
İnsanımız, bunca okumuş gencimiz, üniversitemizin akademik kadrolarını rüyasında bile göremiyor!
Demek ki bunların hepsi bizim rüyalarımızın birer tezahürü…
Yani bu realiteleri bir tek biz görüyoruz!
O zaman naçizane soruyorum…
Onlar mı kör yoksa biz mi..?
Hadi yüreğiniz yetiyorsa mazeretlerle dolu cevaplar türetin de kendinizi vicdanınızdan, insanlığınızdan edin!
Demek ki, cidden doğru söyleyeni on dokuz köyden kovuyorlar-mış..!
Ve kalemi her elimize aldığımızda bazı sosyal medya kalemşörleri hemen tuşlamaya başlıyorlar…
‘Yok efendim neye göre…’ diyorsunuz da… ‘Kime göre yorumluyorsunuz da…’
Bu yazdıklarımız ve de dile getirdiklerimizin kör gözlüler olmadığı için kesin, canım kardeşim!
Ve demek ki siz, bütün sorunları çözülmüş büyük bir şehirde(!) yaşıyorsunuz da asıl biz, sizin yaşadığınız yeri göremiyoruz!
Mumla aramamıza rağmen…
Her yeri en ince detayına kadar gözlemlememize rağmen…
Kendimizi bu şehir için paralamamıza rağmen…
Bütün bunların karşılığı da bir avuç nan---kör eleştiri olacakmış meğer!
Tabi tuzu kuruların, koltuklarını boş yere işgal edenlerin hiçbir sıkıntısı yok!
Onlar koltuklarının altlarından kaymaması derdinde…
Biz ise sadece gerçeklerin…
Fakat şunu da unutmasınlar ki yalanlar, er ya da geç gerçeklerin altında ezilmeye mahkumdur!
Her ne olursa olsun…
Bu kadar da açık ve de net…!