Ye kürküm ye işte…
Yediniz… Kazan kazan, kepçe kepçe…
Yediğinizi sosyal medyaya da attınız! Büyük bir keyifle, büyük bir iştahla… Daha ne olsun?
‘Afiyet olsun’ mu diyelim size… Ne diyelim? Hiç bilmiyorum, söyleyecek söz bulamıyorum, ey dostlar!
Bu Batman’ın hakikaten sahibi yok, işte. Kimsesiz bir coğrafyayız, velhasılı kelam.
Avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz, ama nafile!
İcraatsız, kendini düşünenler şehriyiz.
Oysa altın gibi bir memleketiz! Altın gibi insanların dolu olduğu bir şehiriz. Ancak, sahibimiz yok ki?
Koltukları kim işgal ediyorsa, pişkin bir sırıtışla sabır istiyor istemesine de… sadece ve sadece kendine Müslüman.
Kendi oluşturduğu klanıyla, kendine en yakın olanlara yapıyor da yapıyor!
Yine, kimse hakkıyla bir yere gelemiyor ve hak edenler hep yerlerde sürünüyor. Hep ama hep ‘Biraz sabredin, neler yapacağım göreceksiniz!’ lafları ama…
Hepsi palavra, maalesef!’
Yapıyor, yapıyorlar da… Ama sadece ve sadece kendilerine…
Sonra da en ufak bir eleştiride de hep bilindik laflar ve aklımızla alay etmeler…
Dalga geçmeler…
Çocuklar bile gülüyor, bahanelerinize!
Ancak, hiç nedense oralı bile olmuyorsunuz. Çünkü nasıl olsa sizin işleriniz görülüyor.
Anlamadığım nokta, bu kadar hile hurdaya değiyor mu, şu üç günlük Dünya?
Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?
Sızlamıyor ki, maşallah bu yazıları üzerine alan hiç kimse de yok!
Herkesin keyfi tıkırında…
‘Düşmanlara inat, gülüyoruz. Bizim alnımız ak…’ gibi ifadeler…
Tabi canım, alnınız ak… Aniden kararacak değil ya?
Ve siz de utanacak değilsiniz elbette!
Her şey de yolunda olduğuna göre, sizin deyiminizle…
Zaten utanacak yüzün olmadığı da besbelli her halinizden!
Öyleyse kalın sağlıcakla, kararmış vicdanlarınızla baş başa!