Son yıllarda ilimiz ve çevresinde olan boğulma vakalarının haddi hesabı var mı?

Kimin canını acıtıyor bu boğulma vakaları?

Hiç kimsenin mi..?

Yoksa herkesin mi..?

O zaman neden bu kadar kayıtsızız bu ölümlere..?

Bu çocuklar ya bizim ya da bir akrabamızın veyahut da bir tanıdığımızın çocukları değil mi?

Yani kısacası… Bizim çocuklarımız değil mi?

Bu hesabı mahşerde kim verecek?

Bu hesabı mahşerde kim verecek ya da birileri verebilecek mi? O boğulma vakalarından çıkan naaşlar insanın ciğerini parçalıyor. İnsanın yüreğini sızlatıyor!

Analar ağlıyor, babaların feryat figanı cihanı dağlıyor ey dostlar!

Ey ümmet-i Muhammed!

Artık yeter, yeter, yeter…

Her gün bir çocuk, her gün bir naaş ve her gün yas, yaş…

Kim sahip çıkacak bu çocuklara, çocuklarımıza?

Yetkililer bu figanı duymuyor mu? Duymak mı istemiyor?

Hiç kimse sorumluluğu almıyor. Sanki herkes kaçıyor! Ama nereye?

Her yaz bunları yaşamak zorunda mıyız, ey ahali?

Ey büyüklerimiz!

Hala bu şehrin bir cankurtaranı, müdahale edecek bir görevlisi yoksa kimse hiçbir şey yapmayacak mı? Hala herkes uyulmayan, bir türlü uydurulamayan prosedür peşinde mi koşacak?

Ve biz neredeyse her gün bir boğulma vakasını haber yapmak zorunda mı kalacağız?

Yazık değil mi?

Günah değil mi?

Hala herkes bir balık adam olup olmadığını soruşturuyor ya da birbirlerine soruyor!

Bu o kadar zor mu, ey efendiler?

Eğer bu kadar zorsa ne diyelim…

Canınız sağ olsun mu diyelim? Hiç bilmiyoruz, biz de şaşırdık!

Ebeveynler de çocuklarına sahip çıkmalı…

Anne babalar siz de çocuklarınıza biraz daha dikkat edin, sahip çıkın ki bizim de yüreğimiz yanmasın artık Allah aşkına!

Allah bize bir daha boğulma vakalarını haber yapmayı nasip etmesin!

Daha ne diyelim ki..?