Yani bu (içi boş) ziyaretlerden ve iade-i ziyaretlerden hepimize gına gelmedi mi, Allah aşkına?
Yok o bunu, şu şunu ziyaret etti de hey etti…
Ve… bir bitmedi gitti!
Ne ziyaret aşkıymış arkadaş!
Eline küçücük bir koltukçuk geçen, oradan oraya ziyarete gidiyor ve bu da yetmiyormuş gibi doymuyor ve bir daha gidiyor.
Haliyle de birbirlerini ziyaretten başları, başlarımız dönüyor.
Yahu bıkmadınız mı bu içi boş, hiçbir amaç ve katkı gütmeyen ziyaretlerden?
Biri bir koltuğa oturduğunda başlıyor ziyaretler…
Ardından o da iade-i ziyaret silsilesine başlıyor ki…
Daha ziyaretlerin dışında iğne ucu kadar icraatını, hayrını görmediğimiz hazret, bir de bakıyorsunuz ‘hop’ gitmiş!
Hoppala…
Arkadaş, biz bu koltuk sahibinden bir hayır görmedik ki!
Tek hayrı kendine… o da ziyaretler esnasında yiyip içtikleri…
O yüzden bir dikkat edin, herhangi bir koltuğa oturan kişinin ilk geldiği ve gittiği hal arasında en az 10-15 kilo var.
Yani, sadece işkembeye çalışılıyor!
Sonra da gittiğinde ağlaşıp duruyor…
Çünkü burada yiyip içtiği kadar daha nerede yiyecek?
Bundan iyisi Şam’da kayısı değil de nedir?
Bir de bu icraatları onlarca kez herkesin gözünün içine koyuyorlar ki…
Yani nedir, işte icraat yaptık!
Peki siz yaptığınızı sandınız da…
Kim yedi?
Kime yedirebilirsiniz ki bu naneyi?
Sanki ne konuştuğunuzu bilmiyoruz!
O ziyaretler esnasında yapılan şey de ne?
‘Havalar da şöyle böyle… ee daha daha nasılsınız, vs.?’ ve onlarca resim çektirme seramonisi…
Ardından da şu icraatın kralına bakar mısınız, havaları…
Yesinler! Yani, sadece yesinler sizin icraatınızı ve gözümüzün içine soktuğunuz şu çabalarınızı!
Ancak…
Biz ne söylesek de boş…
Onlar yine ziyaretlerine ve iade-i ziyaret gösterişlerine devam edecekler!
İşte bu yüzden de halkı değil, sadece kendilerini kandırmaya devam…
Kolay gelsin..!