DİNDARLIK VE KİŞİLİK
Osman BİLGİN

DİNDARLIK VE KİŞİLİK

Bu içerik 5735 kez okundu.

Kişilik dindarlıktan önce gelir kanaatimce. Şahsen dini sorgulayan bir bebek veya dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren Allah’ın tek ilah olduğuna ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve resulü olduğuna şahitlik eden kimseye denk gelmedim. İnsan doğar, yaşar ve ölür. Bir evreden geçer. Bu evre katmanlar halinde fikirlere bürünür. Dini anlamlandırması bu katmanlardan birindedir. Dini tanımlayan ve anlamlandıran, hayatını belli başlı kurallara göre idame ettirmeye çalışır.

Dindarlık olgusu muhafazakâr kesimin sürekli tartıştığı ve dindarlığa karşı olanların ise sürekli öfke beslediği bir kavramdır. Bu minvalde de kimin İslamcı, dindar olduğunu kestirmek epey güç oluyor. Biz dindarlık kavramına nasıl yaklaşmalıyız? Bu Müslümanlar için bir sorun mu yoksa avantajlı bir durum haline mi geliyor? Tüm bunların detaylı bir araştırılmasının yapılması düşüncesindeyim.

İlk insandan günümüze dindarlık nasıl oluştu?  Malumunuz her toplumun kendine ait örf ve kültürleri vardır. Bu bağlamda da belli başlı normlar ortaya çıkar. Kimi yazılı kimisi ise yazısız olarak karşımıza çıkar. Filozofların bir kısmı düşüncelerinde dinin bir afyon etkisi yarattığını söyler. Dinin, toplumun norm ve kurallarının oluşumu için vazgeçilmez bir tanım olduğunun altını çizerler. Devletin kurallarını, yasaklarını tanımayanlar dinden korkacaklardı. Düşünceler bu şekilde gelişigüzel örneklendirilir. Bu süreçte de dindarlık mı yoksa Müslümanlık mı önemli olan diye sorgulamak lazım.

Dindar kelimesi köken itibari ile iki kelimeden oluşuyor, din ve dar. Biri Arapçadan diğeri ise Farsçadan oluşmaktadır. Dine sahip olma ve benimseme anlamında kullanılır. Bu bağlamda da bir dine mensup olan herkes dindar sayılabilir. Şuan sokakta dindarlık nedir diye bir kamuoyu yoklaması yapsak büyük ihtimalle dine daha bağlı bir insan profilinin tanımı yapılacaktır. Bazı âlimler ise dindarlığın abartılı bulunduğu varsayımına ulaşırlar. Kendi dünyasında yaşayanları Müslüman ama bir başkasının dünyasına müdahalede bulunmayı ise dindarlık olarak tanımlarlar. Tabi olaya farklı perspektiflerle bakmak gerekir. Dindarlığın iyi bir Müslüman olabilmek diye de tanıyabiliriz.

Dindar birinin etrafa verdiği bir rahatsızlık söz konusu mudur bilmem ama iyi bir Müslüman olma çabalarının etrafa vereceği bir zarar olacağını düşünmüyorum. Bu sebeptendir ki yıllardır süregelen tartışmaların odağında kendini dindar diye lanse edenlerin asıl amacında ne yatmaktadır?

Dindar bir kişiliğin oluşması için herhangi bir düşüncenin tesiri altında kalmadan, sağa sola sapmadan sadece ve sadece asıl gayesinin yaratıcı ile bağını kuvvetlendirmesi olması gerekliliği söz konusudur. Bugün kendini daha tam anlamıyla adlandıramayan bir insan dindarım diyemez. Kişilik ve dindar bu noktada devreye girer. Kişiliği oluşamayan ve bu hususun gerekliliklerini yerine getiremeyen, dindarlığın kapısından dahi geçemez. Dindarlık kişinin beninden sıyrılıp yaratıcısı ile arasında olan muhabbettir. Herhangi bir grubun temsili değil, kişinin kendisinin yaratıcısına olan düşüncesel bir vesikasıdır.

Belli bir grubun düşüncelerini kavrayan ve kendini dindar diye tanıtan kişilerin hal ve hareketlerinde değişiklik söz konusudur. Bir aile kız evlatlarını okutmaları gerektiği düşüncesini savunur diğer bir aile ise bu durumun doğru olmadığını savunur. Dindarlık belli bir kitlenin etkisi altında ise çeşitlilik söz konusu olabiliyor. Kimse yoğurdum ekişidir demez ve herkes kendini dindar olarak bilir.

Dindarlık ile kişilik tek başına bir vesikadır.

 

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
"MERCEK-22" OPERASYONU: 1790 SİLAH ELE GEÇİRİLDİ
YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA DUYURU
YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA DUYURU