Her şeyden önce devletimiz çok önemli kararlar alarak önlemleri sıklaştırmaya başladı. Salgın henüz Türkiye’de yoktu. Sadece bir vaka tespit edilmişti. Tespit edilen vaka Avrupa üzerinden Türkiye’ye geldi. Zaten Avrupa’dan ne hayır görmüştük ki?
Vakanın sadece bir kişide görülmesi salgın anlamına gelmiyordu. Biz de salgına dönüşmemesini temenni ediyorduk. Bu hususta hükümet yetkilileri tüm önlemleri aldı. Ama ne yazık ki en son verilere göre 18 kişinin virüse yakalandığı belirtildi.
Sadece tek bir vatandaşımızda görülen corona virüsü tüm Türkiye’yi ayağa kaldırmayı başarmıştı. Daha önceki yazılarımı takip ettiyseniz eğer orada da belirtmiştim. Türk toplumu olarak kaosu seviyoruz. Medya organlarına ise prim veriyor oluyoruz. Medya kargaşadan beslenir. Aksiyon bizim için olmazsa olmazımız.
Görülen vakaların ardından fırsatçılara yeni bir meydan doğdu. Kolonyanın mikrop öldürücü özelliğinin hatırlatılmasından sonra kolonyadaki fiyat artışı, sağlık bakanlığı tarafından yönlendirildiğini söyleyip evlere girenler, marketlerdeki fahiş fiyat artışı, fırsatçıların 5 vakit namaz ile ilişkilendirilmesi vs.
Fırsatçıların 5 vakit namazlı olduğunu nerden anlamıştılar?
Vaka haberini duyar duymaz marketlere koşup stok yapan toplumuz. Her şey hoş güzel de neden makarnalar tükenmiş?
Seçim dönemlerinde Ak Partilileri makarnacı olarak tanımlayanlar iddiasından vuruldu. Ülkece makarnacı olduk iyi mi?
Avrupa ülke yöneticilerinin, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca hakkındaki övgü dolu cümleleri dikkatimden kaçmadı. Kıymetini bilmemiz lazım. Bu süreci şuana kadar gayet başarılı bir şekilde yürüttü. Bundan sonraki süreci de başarılı bir şekilde yürüteceğinden hiç şüphem yok. Kendisi aynı zamanda sahada çalışmış bir muhabir olarak karşımıza çıkıyor. Doktoralı bir iletişimci bu süreci yürütüyor. Stratejik iletişimin ne kadar da önemli olduğunu daha iyi anladık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan heyeti toplayarak toplantı gerçekleştirdi. Toplantının tek bir gündem maddesi vardı. Gündem corona virüsüydü. Toplantının ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bazı açıklamalarda bulundu. Okulları tatil ettiklerini ve nisan sonuna kadar lig maçlarının seyircisiz oynama kararı aldıklarını basın aracılığı ile bildirdiler. Bu kararlar çok önemliydi. Avrupa ülkelerinin bu tür zor kararları almaya çekinmesinden dolayı hastalığın yayılma hızı arttı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti oldukça önemli kararlar aldı.
Bana sorarsanız İbrahim Kalın’ın yaptığı açıklamayı ve alınan tedbirleri beğenmeyen biri varsa oda Galatasaraylılardır. Malum geçen gün oynanan Galatasaray Beşiktaş mücadelesinin seyircisiz izledik. Mustafa Cengiz tedbirlerin alındığını söylemişti kararlardan önce. Kararlardan sonra da maçların ertelenmesi gerektiğini vurgulamıştı. Mayıslar, Galatasaraylıların olmayacak bu sene galiba.
Alınan bu kararlar toplum ile ilişkilendiriliyor. Ama bizler 16 Marttan sonra ne mi yapacağız? Direkt olarak alışveriş merkezlerine doluşacağız. Bu dediğimi ciddiye almayın.Evinizde sporunuzu yapın, kitabınızı okun, dizi ve filmlerinizi seyredin ve sık sık elinizi yıkayın. Sinema salonlarından, tiyatro gösterilerinden ve konser alanlarından uzak durun. Tokalaşmayı çok önemseyen bir milletiz ama birbirimizi idare edebiliriz. Tokalaşmayın. Bağışıklık sistemi düşük olan kişilere corona çok daha çabuk ulaşıyor. Bağışıklık sisteminizi güçlendirecek yiyecekler tüketmeyi tercih edin.
Devletimiz bizim için tedbirleri alırken biz de üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getirelim.