İNCE BİR SERZENİŞ
Osman BİLGİN

İNCE BİR SERZENİŞ

Bu içerik 6513 kez okundu.

Korona salgını ile ilgili olumlu gelişmeler yaşanıyor. Bizler bu süreci yakından takip ederken farklı bir gündem oluşturma çabasında değildik. Çünkü tek bir gündemimiz vardı ve ondan korkuyorduk. Bunun üzerine birçok yorum yapıldı. Stres ölümü hızlandırır gibi konuşmaları çok duyar olduk. Bir nevi korkudan gündemimizi değiştiremiyorduk. Ne zamanki ölüm oranları azalmaya başladı gündemimiz değişti.

Hatırlayacaksınız ki ‘NetflixGay Mı?’ başlıklı yazımda eşcinselliğin meşrulaştırılmasına ilişkin yorumlarımı paylaşmıştım. Hemen bir gün sonrası ise Netflix gündem oldu. Sebebi ise Ramazanın ilk günü yayınlanacak olan Aşk 101 dizisiydi. Bu dizi yayınlanmaya başladı. Eleştirilerin odağında ise eşcinsellik vardı. Netflix’in kendi yapımı tüm dizilerinde neredeyse bu konuya değinildiğini görebiliyoruz. Halkımızın hassasiyeti ise Ramazanın ilk günü yayınlanmasından ötürüydü.

Bunun üzerine birçok kez konuşulup çizildi. Geçen Cuma namazında ise Ali Erbaş konuşmasında eşcinselliğe ve zina gibi konulara değindi. Kıvılcım ‘Aşk 101’ dizisi ile başladı.

Ben bu saldırının odağının Ali Erbaş olmasını uygun görmüyorum. Söylemler Ali Erbaş’a ait değil. Dayandığı, kaynak olarak gösterdiği bir kitap var. Açık açık İslam’a saldıramayanların odağı Ali Bey oluyor.

İslam hoşgörü dini ise, hoş görmediği bir durumu bu şekilde benimsemek, kabullenmek kime ne fayda sağlayacak?

Peki, Diyanet nedir?

Ali Bey’e saldırının arkasında büyük bir koz var. Gelin hep beraber Anayasanın 136. maddesine bir göz atalım. “Laiklik ilkesi doğrultusunda” çalışan, devletin politikalarıyla uyumlu olan, uyamadığı yerde sükût içinde ikrar eden, esas amacı Müslümanların etkin bir biçimde denetlenmesi ve yönlendirilmesi olan, vatandaşların ödediği vergilerden büyük pay alan, devletten maaş alan bürokratların çalıştığı bir devlet kurumudur.

Şimdi bu maddenin neresinde İslam var diye sormadan edemiyor insan. Yani Diyanet hiçbir zaman öncelikli olarak İslam’ı temsil etmez. Bu minvalde de din değil diyanet önemli olur. Din kurallarına tam bağlı olma durumu sergilenir. Aksini görmemiz durumunda ise anayasaya aykırı bir suç olur.

Diyanet kurumu Müslümanların ayrı ayrı örgütlenmesine izin vermez. Bir bakıma yaşananlar göz ardı edilir. Herhangi bir grubun kendi Cuma hutbesini yazmasına, vaaz vermesine izin verilmez. Yani bir Cuma hutbesinin konusu iyilik olur da en ücra köyün camisinin imamı zinadan, eşcinsellikten bahsederse o imam görevden uzaklaştırma ile karşı karşıya kalabilir.

Tarihsel süreçte ise DİB, Müslümanları tektipleştirmenin amacı olarak kuruluyor. Bugün diyanetin belirlediği bir konu dışına çıkıp da istediği hutbeyi verebilseydi bir imam belki de süreç çok farklı işleyecekti.

Serdar Tuncer zamanında katıldığı bir TV programında ‘hocanın biri çıkıp Kuran ayetlerini derinine tefsir etmeye çalışsa, ülkenin yarısı dinden çıkar. Cahillik buradan bakınca güzel bir şey’ demişti. Bu günlerde Serdar Bey’in o zaman kurduğu cümleleri düşünüyorum. Meğerse çok haylıymış. Cahillik buradan bakmaya devam etsin mi?

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
"MERCEK-22" OPERASYONU: 1790 SİLAH ELE GEÇİRİLDİ
YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA DUYURU
YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA DUYURU