Deprem televizyon haberlerinin verilerine göre 25 saniye sürmüş. Kendi verilerime göre ise tam 44 saniye sürdü. Yaklaşık 50 saniye diyelim şuna. Yani 1 dakika içinde hayatlar son buldu, insanlar bambaşka bir hayata adapte olmaya hazırlandı. Bu süre içerisinde asla siyaset konuşulmadı. Anında kriz masası oluşturuldu. Oluşturulan kriz masası ile depremden zarar gören vatandaşlara yardım ulaştırılmaya başlandı. Enkaz altında kalan insanların bir an önce çıkartılması için özverili bir çalışma yürütüldü. Devleti tam anlamıyla yanımızda hissetmiştik. Cenaze töreninde gözyaşı döken bir devlet liderinden, deprem gecesi ve sonraki günlerde olay bölgesinde titizlikle çalışmalarını yürüten hükümet yetkililerine kadar herkes üzerine düşen görevi layığı ile yerine getirmeye çalışıyordu.                                        

Van depremi ile Elazığ depremi kıyası yaptığımız zaman arama kurtarma faaliyetlerinin Van depreminde ne yazık ki yetersiz kaldığını görüyoruz. Cansız bedenler günler sonra enkaz altından çıkarılıyordu. Özverili bir çalışma, Türkiye halkının seferberliği ile birlikte enkaz altındaki vatandaşlar çok kısa bir sürede bulundukları yerden çıkartıldı.                                                                        

Sadece bugün değil bundan önceki doğal afetlerde de devleti hissedebiliyorduk. Hak verirsiniz ki bu tür doğal afetlerde devlet tarafından kriz masası yönetimi oluşturulur. Doğal afetlerden etkilenen vatandaşlara yardımcı olunur. Tüm direktifler bu masa üzerinden verilir. Kriz masasının eleştirilmesi hem siyasi mantığa ters hem de insanın aklına uygun olmayan bir harekettir. Neden eleştirilir anlam veremiyorum. Enkaz altında ölen bir insan var, kriz masasının oluşturulmasının vakti değil diyen Kılıçdaroğlu neyi savunduğunun farkında mı? Neredeyse depremin oluşmasını Erdoğan’a bağlayacak bir zihniyet bu. Merak ediyorum açıkçası, CHP iktidar olduğu vakit hangi masa etrafında deprem yönetimini kontrol edecekti. Yoksa Erzurum’da kayak mı?

“Duacı olmaktan, üzülüyoruz demekten başka şeyler de yapmalıyız. Hızlıca yol almalıyız” demişti İmamoğlu. Demek ki kayak ile daha hızlı yol alındığının kanaatine varılmış.                                                                                    

Depremzedeleri ışık hızıyla ziyaret etmek isteyen İmamoğlu hatıra fotoğrafları çektikten sonra kaymaya gidiyor. Kaymak sana çok yakışıyor İmamoğlu!                                                                                                            

Erzurum’da tatilini sürdüren İmamoğlu ve ailesinin yanı sıra İmamoğlu’nun baldızı Ceren Kaya Hanımefendinin paylaşımı dikkatimizi çekti.  Hanım ama efendi değil aslında. Kadına şiddet uygulamadım, yanlış anlaşılmasın. Sadece efendi değil Ceren Hanım. Paylaşımında yanındaki hanımları da etiketleyip ‘deprem olmuş, bize ne? Çaktırmıyoruzdur.’ yorumunu içtenlik ile yapabiliyor. Yazıklar olsun sizin siyaset anlayışınıza!

Elazığ’a yardımların ulaşılıp ulaşılmadığını kontrol etmek için gitmiş İmamoğlu. Anlaşılan Erzurum’un kayak takımlarını kontrol etmeden gitmek kendisi adına yakışık almayacaktı.

Elazığ’a gitmek İmamoğlu’nun vazifesi miydi, sanmıyorum. Neden genel başkanları gitmek istemedi? Oturduğu yerden ahkâm kesmek kendisi adına çok kolay bir vazife olsa gerek. İmamoğlu’nu parlatmaya çalıştı Kılıçdaroğlu ama maalesef İmamoğlu çok parlak kaydı Erzurum’da. 

Ne olursa olsun, şartlar neyi gerektiriyorsa gerektirsin Erzurum’da kayak yapan İmamoğlu ile sabaha kadar eksi derecelerde vatandaş ile nöbet tutan devleti karıştırmayacağım.