Bugün yazımda sizinle paylaşacağım konu, sinemanın hayatımızda oluşturduğu anlam olacak. Sinema var oluşundan günümüze dek bir araç niteliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün araç niteliğinden ziyade bizim üzerimizde oluşturduğu etkiyi, hayatımızı kuşattığı ve çevreleyen anlamının ne üzerine olduğu ile ilgili konuşacağım. Sinemayı sanat olarak kabul ediyorsak o halde düşüncelerin ışığında oluşan bir sanattır diyebiliriz. Sinema bir bakıma modern düşüncenin perdeye yansıtılmasıdır. Sinemayı diğer sanat dallarından ayıran en belirgin özelliği ise zaman ve mekân yaratımının söz konusu olmasıdır.
Radyo ilk çıktığı dönemlerde en etkili kitle iletişim araçlarının başında yer alırdı. Bugün günümüzde radyoya pek bir kıymet biçilmiyor. Trafikte nadiren de olsa dinlenilen bir kitle iletişim aracı olarak görülüyor. Günümüzde ise televizyon ve internetten sonra sinema, kitle iletişim araçları arasında en etkin olanlardan birisidir. Bu iletişim araçları arasında anlatım olanağının en güçlü olduğu yapı ise filmdir. Film, okuma yazması olmayan kişilere bile çok daha rahat hitap edebiliyor. Kolay anlaşılabilen bu yapıda gereksinim olarak ise resim, ses, söz ve müzik gibi unsurlar ön olana çıkıyor.
Sinema, kişinin dünyaya bakış açısını değiştiren, farklı dünyalar tanımasına olanak sağlayan, genel kültürü pekiştirici, farklı kültürleri yansıtan bir araçtır. Bu bağlamda da bir ülkeyi, kendi yurdunu tanıyabilmesi açısından, yeme içme, barınma, giyinme gibi durumlarda davranış şekillerini olumlu yönde geliştirecek bir unsurdur.
Sinema sadece seyir zevki sunan bir araç olarak karşımıza çıkmıyor. İlk sinema filminden bugüne kadar birçok ülkede problemler sinema vasıtası ile anlatılmaya çalışılmıştır. İşçi sorunları, gençlik, hukuk, aile, cinsel sorunlar vb. gibi sorunlar sinema ile anlatılmıştır.
Aslında sinema ilk ortaya çıktığında sanatsal anlamda bir kaygısı olanların uğraştığı bir alan olarak gözüküyordu. Sonradan halkın ilgisi ile birlikte bu alan sanat kaygısından daha çok ticari bir meta olarak değer taşıdı. Ne yazık ki günümüze kadar hala ticari bir meta olarak görülüyor.
Sinemada arz ve talep dengesi çok önemli bir kavram. Bugün çoğu kişinin şikâyet ettiği ve her şikâyet edenin izlediği film olan Recep İvedik neden serisini devam ettiriyor? Çünkü bunu toplum istiyor. Sinema ürünlerinin genelinin toplumun tüketmesi için yapıldığını söylemek mümkündür. Talep edilen her ne ise o üretilir. Ticari zemin bu şekilde sağlamlığını artırır. Aksiyon filmleri daha çok tercih edilir mesela. Ama bir Nuri Bilge Ceylan filminin adı dahi pek umursanmaz. Sinemanın kuvvetli yönündendir ki artık çocuklarımız İvedik’i örnek almaya başladılar. Umarım Ceylan kendilerinden uzaklaşmış olmaz.
Genel olarak sadece sinema değil tüm görsel sanatlar insanlardaki estetik algısını değiştirir. Estetik algısı ile kalmayıp insan ilişkilerinin ve olayları daha farklı analiz etmelerinde de yardımcı olur. Sinema ve tiyatro gibi sanatlar, konularına göre değişmekle birlikte, genel kültüre ve tarih bilgisine ciddi katkılar sağlar. Geçmişte yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları anlayabilen bireyin geleceğe bakışı da çok farklı olacaktır.
JacquesTati’nin çok güzel bir sözü var. Diyor ki ‘Ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın.’ Aslına bakarsak gözlerimizi açtığımız ilk andan itibaren bizler bir sinema salonundayız. Umarım salondan çıktıktan sonra çok daha güzel bir film ile karşı karşıya kalırız.