Araç piyasasını az çok takip etmeye başladım. Zor süreçlerden geçiyor araç alıcıları. Satıcılar için daha da zorlaştı süreç.
Ülkemizin ekonomisi göz önüne alındığında da aslında hak veriyoruz. Hem alıcı hem de satıcı bir bakıma serzenişlerinde haklı oluyor.
Çevreci geçinen insanlarımız bu konuda asla samimi olmuyor ne yazık ki.
Trafiğe çıkıp baktığımız zaman araç sayısı geçen yıllara göre hayli fazla olduğu gözlemleniyor. Dışarıdaki araçlara bir bakın isterseniz. Çoğunlukla sürücü dışında araçlarda kimse olmuyor. Toplu ulaşım kolaylığı tercih edilmez hale geldi.
Gel gelelim kuru fasulyenin faydalarına. İkinci el araç piyasasındaki fahiş fiyat artışı hem alıcıyı hem de galericiyi zora soktu. Dünya genelinde şuan ki veriler sıfır araç üretiminin sıkıntılı olduğunu gösteriyor. Sıfır araç almak isteyen kişiler bayiye başvurdukları zaman 3 ile 6 ay bekleme süresi ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu sebeple de ikinci el araç satışlarındaki fiyatlar tavan yaptı.
Araçlar bir yatırım aracı olarak kullanılmaya başlandı. Ocak ayında piyasası 30 bin olan araçlar şuan 45 bine yakın bir fiyat ile satışa sunuluyor. Yatırım yapmak isteyenler için güzel bir ortam oluşuyor.
Araç satıcıları sattıkları araçların yerine yeni araç koyamadıklarını ifade ediyorlar. Alıcıların ise şuan itibariyle sıfır araç alacak güçlerinin olmadıklarını da biliyorlar. Tabiri caizse arabalar kanatlanmış!
2009 yılında bir kriz ile karşılaşmıştık. Hükümet ÖTV fiyatlarını düşürmüştü ve sıfır araç piyasası canlanmıştı. Bu taktik uygulanırsa haliyle ikinci el piyasası da hareketlenecektir. Ama döviz arttıkça da sıfır araç fiyatları artıyor, sıfır araç fiyatları artınca da ikinci el araç piyasasında yükselmeler oluyor.
Ortada bir Şahin teorisi gerçeği var. Bu teori satıcı için çok önemli bir kaynak olarak kullanılıyor. Şahin markalı araca modifiye yapıp satış fiyatını 10 bin yapan kişiyi gören bir üst model araç kullanıcısı ise 'Şahin 10 bin ederse benimki de 20 bin eder' taktiği ile alıcıyı zora sokan teoriye uyum sağlıyor. Haliyle en sonunda da ikinci el araç sıfırından daha pahalı konuma geliyor.
Her alıcının araç alırken zorlandığını tahmin ediyorum. Güvenilirlik husuna dikkat eden bir toplumuz en nihayetinde. Bu konu hakkında da gazete yönetimimizin bana tanıdığını düşündüğüm insiyatifimi kullanmak istiyorum.
Dosta gider sözünü satıcılardan sıkça duymaktayız. Söylenen sözün mahiyeti satıcılar tarafından kavranmadığı her hallerinden belli oluyor. Bunlar insan satışında da bir hayli başarılı olabiliyorlar.
Ama yoldaki arkadaşınızın, arkadaşım Enes Fatih Duran olmasını da istemiyor değilim.
Dosta gider sözünün vücut bulmuş halidir kendisi.
Araç almasanız bile bir çay içmeye değer.
Yaklaşık 2 yıldır bu sektöre Altıngemi Otomotiv adıyla adım atan ve adımlarını sıklaştıran Altıngemi Otomotiv kurucu üyesi kardeşim Enes Fatih Duran'a kefil olarak tavsiye ediyor ve kendisine de işlerinde başarılar diliyorum.