Oruç;

Hem bedensel hemde ruhsal bir arınmadır.İnsanın iradesini güçlendiren takvaya ulaştıran bir güçtür. Oruç Allah’ın emirlerini ve yasakları kulun iyiliği üzere olduğu, şüphesiz Allah’ın birçok ayetinde geçmektedir. İbadetlerin hikmet ve faydaları oldukça vardır. İslam dininin emir ve yasaklarının Ferdi bir yarar olmaktan ziyade toplumsal bir dayanışma ile hoşgörü kazanmıştır. Oruç insanın öncelikle nefis terbiyesiyle başlar ve iradeyi dizginleştirme yolunda ilerler. Bu hususta manevi bir arınmayla beraber bedensel bir dinlenme ile sonuçlanır. Aç ve tokun halini fakir ve yoksulun hüznünü en çok oruçlu olan insan anlar. Çünkü insan; kendi nefsi ile mücadelesi bir başkasının halini daha iyi idrak edebilir. İşte bu yüzden Allah’ın emirlerinden olan oruç, insanların iyiliği ve yararı üzere olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Oruç tutan insan meyve veren ağaca benzer. Kendi kökünden türeyip verdiği meyvelerden fayda sağlar. Oruçlu olan insan öncelikle Allah‘ın emrini yerine getirerek ibadet etmiş olur. Ettiği ibadetten hasılat, bedenine yarar sağlar olur. Bedenine sağladığı yararı aslında nefsini terbiye etmiş olur. Ee nefsini terbiye etmekte, takva ile olur. İşte tamda burada irade aslında takvaya sebep olur. Hal böyle hasıl olunca, yoksulun, fakirin, yetimin halini daha nice anlar olur.

Bakın kuran-ı Kerim’de yüce Allah(c.c) şöyle buyurur;

“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı...”

 (Bakara, 2/183)

Orucun farz kılındığı ramazan ayı, insanlara hidâyet rehberi olup onlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayırıcı en açık delilleri ihtiva eden Kur’an’ın indirildiği aydır. İşte bu sebeple içinizden ramazan ayına erişen orucunu tutsun. Ancak hasta veya yolcu olup da oruç tutamayan kimse, tutamadığı oruçları başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık diler, fakat zorluk dilemez. Bütün bunlar sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu gösterdiği için Allah’ın yüceliğini tanımanız ve O’na şükretmeniz içindir. Bakara / 185. Ayet

Sehl İbni Sa'd’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez." (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.)

Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar." (Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168.)

Değer dostlar;

Orucun insan üzerindeki mahiyeti ve önemi ayetlerle ve hadislerle oldukça değinmiştir.

Allah’ın kulun üzerindeki hakimiyeti ve hükmün her bir zerresi şartsız ve koşulsuz kulun yararınadır. Çünkü Allah(c.c) kulun hiç bir ibadetine muhtaç değil, tam aksi kul onun her bir zerresine muhtaçtır.

Allah(c.c) bizleri O’nun rızasını kazananlardan eylesin.

Selam ve Dua ile…