Arapça bdl kökünden gelen abdāl “eşdeğer, bedel” sözcüğüdür.
Bedel sözlükte karşılık, denk, eşit anlamlarına gelmektedir.
Bedel kelimesi çok geniş bir kavramdır. Ancak ben size özlü olarak iki gurupta aktaracam.
1/ Manevi Bedel
2 / Maddi Bedel
Birinci gurupta olan Manevi Bedel;
Hiç şüphe olmasın ki insanın ödediği en ağır bedeldir. Sevginin, saygının, vefanın sadakatin, güvenin, ruhun ve kalbin en şeffaf ve ihlas boyutunda hasar ve hüsrana uğratılmış halidir. İnsanı insan yapan bu kutsal değerler, hüsrana uğratıldığı zaman ödediği bedeller karşısında, aynı değerlere sahip olmak, inanmak, güvenmek bir hayli zor olur. Kırılan bir bardağı tamir etmek gibidir. Maneviyatla hüsran edilmiş, kırılmış, incitilmiş değerler, bedel ödemekle eşdeğer olmaz !
Zira ödenmesi gereken bedellerde kul hakkı varsa, işte bu çok zor.
Bunlardan kul hakları açısından ilke mahiyetinde olan bazı hadislere göre Müslüman Müslümanın kardeşidir; ona yalan söylemez, ihanet etmez, kötülük yapmaz, onu aşağılamaz, kötülük edebilecek birinin eline bırakmaz (Buhârî, “Meẓâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 32, 58; Tirmizî, “Birr”, 18).
Suresi; 177
"İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!"
İkinci gurupta olan Maddi Bedel;
İslâm hukukunda yaygın olan bedel, çok geniş anlamda kullanılmıştır.
Örneğin fidyenin oruca otuz günün bir aya bedel olmasına. Toprakla teyemmümün su ile abdest almaya. Üzerine hac farz olan birinin hastalığından ve yaşlılığından dolayı gidemeyip yerine başka birini gönderen kişiye. Maddi bedeller islam ibadet konusunda geniş ve aydınlatıcı olarak yer almıştır . Birçok ayette de Allah ( c.c) buna şüphesiz yer vermiştir.
Kuran-ı Kerim 420. sayfasında bulunan, Ahzap süresinin 28 nolu ayeti
"Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim. "
Kuran-ı Kerim 449. sayfasında bulunan, Saffat süresinin 107,108,109,110,111 nolu ayeti
" Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! Dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır."
Kuran-ı Kerim 538. sayfasında bulunan, Hadid süresinin 15 nolu ayeti
"Bugün artık ne sizden ne de inkâr edenlerden bedel kabul edilir, varacağınız yer ateştir. Size yaraşan odur. Ne kötü bir dönüş yeridir!
Bildiğiniz üzere bedel kelimesi İslam, ibadet ve inanç konusunda çok geniş bir anlamda yer almıştır. Biz karşılaştığımız her imtihanda bedel ödemekle vuslata eriştik. Zira idrak edip farkında olan birinin verdiği bedelin aslında Allah'a ulaşmak için bir yol pusulası olduğunu bilseydi, emin olun hiç bir bedel ona yük olmazdı. Allah'ın hükmü adaletle tecelli eder. Kulun hükmü ise, acizlikle.
Emin olun ki ne Dünyada ne Ahirette bedeli ödenmeyen hiç bir hak kalmayacak.
Ne maddi ne manevi,
hiç bir hak, bedel ödemeden vuslata erişmeyecek.
Sevgili dostlar;
Ne mutlu o insana ki, ödediği bedellerde hakkı ve hakikati yol edinmiş.
Allah(c.c) yar ve yardımcınız olsun
Selam ve Dua ile...