Gençliğin hayata kattığı anlam çok önemlidir. Bu konuda ebeveynlere düşen görev, şüphesiz bilinçli ve iyi bir eğitimci olmaktır. Bu görev önce Anneye sonra Babaya düşer. Nasıl ki bir fidanı toprağa ekerken hassasiyet gösteriyorsan aynı hassasiyeti kendi çocuklarımız içinde göstermeliyiz. Zira o fidandan farksız değiller. İyi yetiştirilmiş fidan iyi meyve verir kötü yetiştirilmiş fidan ise faydasız bir fidan olur. Bu durum çocuklarımız içinde böyledir.
Ne yapmamız gerektiği konuda ise, çocuklarımıza neyi aşıladığımız yada neyin aşılandığı önemli. Çünkü çocuk o hal üzerine yetişir ve o şekil topluma neyi kazandırdığımız neyi kaybettirdiğimiz ortaya çıkar.
Eğer çocuklarımız aile eğitiminden uzaksa, ahlaki değerlerden uzaksa, dini inanç, iman ve ibadet esaslarından uzaksa, sosyal hayat ve kültürel ahlaktan uzaksa ve en önemlisi batılaşmaya özen ve taklit önem arz ediyorsa bunlar gençlerimiz için hüsran yolu.
İşte gençlik bu şekilde hüsran olup gidiyor.
Günümüz sokak röportajlarını ele aldığımızda, çoğu Müslüman gençlerin nasıl hüsran olup gittiğini görüyoruz. Kelimeyi şahadetin kelimeyi tevhidin ne olduğunu bilmeyen oluyor. Bu bir müslüman için içler acısı bir durum.
Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur;
" insanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları kıyamet gününde Rabbinin huzurunda ayrılmayacaktır"
_ ömrünü nerede tükettiğinden
_ gençliğini nerde yıprattığından
_ malını nerede kazandığından
_malını nerde harcadığından
_öğrendiği ilmle nasıl amel ettiğinden.
(Tirmizi sıfatül kıyame )
Eğer özgürlük adı altında ahlaklar zedeleniyorsa bu özgürlük değil köleliktir.
Genliğin başa taç olması gereken yerde hüsrana uğruyorsa bilinmesi gerekiyor ki bu bizim için toplum için İslam için en büyük kayıptır.
Bu konuda bizlere düşen bilinçli Müslüman olup gençleri en güzel şekilde yetiştirebilmektir.