DİABETES MELLİTUS (ŞEKER HASTALIĞI)

14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ

DİABETES MELLİTUS (ŞEKER HASTALIĞI)
Bu içerik 1918 kez okundu.

DİYABET (Şeker Hastalığı); insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan ve kan şekeri yüksekliği ile seyreden, kronik ve ilerleyen bir hastalıktır.  Şeker Hastalığı insanlık tarihi kadar eski bir hastalıktır.  Milattan önce iki bin yıllarındaki kayıtlarda diyabetin bulgularını anlatan bilgiler vardır. Diyabet ismi ise milattan sonra 150’li yıllarda Kapadokyalı hekim Areteus tarafından kullanılmıştır. Areteus bu hastalığın etin, kolların ve bacakların eriyerek kana geçmesine yol açtığını belirterek akıp boşalma anlamına gelen “diabetes” kelimesini kullanmıştır.  İbni Sina (980-1037) ilk kez ayaklarda görülen diyabetik kangreni tanımlayarak şeker hastalığının sinirleri bozabileceğini ilk kez açıklamıştır.

Çok eski zamanlardan beri diyabetin tedavisinde etkili olduğu bilinen ilaçlar olmasına rağmen insülinin keşfi diyabet tedavisinin önemli bir adımı olmuştur.  1921 yılında FrederickBanting ve Charles Best tarafından insülinin keşfedilmesi ile diyabette yeni bir dönem başlamıştır. Diyabet tedavisinde insülin ilk kez 11 Ocak 1922 tarihinde ölmek üzere olan 14 yaşındaki LeonardThompson adlı bir hastada kullanıldı. Bu tarihten sonra diyabet ölümcül hastalık olmaktan çıktı ve tedavi edilebilir bir hastalığa dönüştü. Dünya Diyabet Fedarasyonu (IDF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından DiabetesMellitushastalığına farkındalık oluşturmak amacıyla, insülini keşfeden FrederickBanting’in doğum günü olan 14 Kasım Dünya Diyabet Günü  olarak ilan edildi. 1991 yılından bu yana bu günde tüm dünyada Şeker hastalığı hakkında farkındalık oluşturmak amacı ile etkinlikler düzenlenmektedir.

Şeker Hastalığı Hem ülkemizde hem de dünyada en sık görülen metabolik bir hastalıktır. Türkiye’de 2000 yılında 3 milyon olan diyabetli sayısı 2020 yılında 8.5 milyonu aştı.Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 1980 yılında tüm dünyada 108 milyon olan diyabetli sayısı 2019’te 463 milyona yükseldi.  Bu yüzden 2007’de Birleşmiş Milletler diyabeti 20 Aralık tarihinde global bir tehdit olarak ilan etmiştir. Ve ilk kez AIDS, tüberküloz ve diğer enfeksiyon hastalıkları dışında bir enfeksiyon hastalığı olmayan bir hastalığın salgınından bahsetmiştir. Bu da diyabettir. Yani diyabet tüm dünyada bir pandemi oluşturmuş durumdadır.  Şeker hastalığı hakkında istatistik bilgileri durumun ehemmiyetini görmemiz açısından çok önemlidir. Buna göre tüm dünyada;

11 yetişkinden 1’i diyabetli,  Tüm dünyada yaklaşık hasta sayısı 463 milyon,

2 diyabetli yetişkinden 1’ine (%46,5) teşhis konulmamış yani diyabetli olduğunu bilmiyor,

Küresel sağlık harcamalarının %10’u, diyabete harcanıyor, yaklaşık 760 milyar ABD Doları,

6 doğumdan 1’i gebelik diyabetinden etkileniyor,

Diyabet hastalarının dörtte üçü (%75) düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde yaşıyor,

Bir milyon yüz bin çocuk tip1 diyabet hastası,

Her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığından hayatını kaybediyor, Bir yılda hayatını kaybedenlerin sayısı 5 milyon civarında,

Diyabete bağlı ölümlerin yarısı 65 yaş altı. Yani genç ölümlere neden olan ciddi bir hastalık,

13 kişiden birinde Bozulmuş glukoz toleransı mevcut, tüm dünyada yaklaşık 374 milyon. Bu grup diyabet hastası olmaya aday bireyler demektir.

Tüm dünyada görülen Şeker Hastalarının %90’dan fazlasını tip 2 diyabet oluşturmaktadır. Yaşam tarzındaki değişimin getirdiği sağlıksız beslenme, obezite ve hareketsizlik, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan toplumlarda tip 2 diyabetin hızla artışına sebep olmaktadır.  Bu artış çok ciddi maddi ve manevi problemleri beraberinde getirmektedir. Şeker hastalığı eğer iyi tedavi edilmez, kan şekeri ayarı sağlanmaz ise hiperglisemiye yol açarak zamanla başta kalp-damar sistemi, göz, böbrek, sinir sistemi olmak üzere vücudun bütün sistemlerini etkileyen komplikasyonların gelişmesine neden olur.

Ayrıca, diyabetli hastalarda infeksiyon gelişme riski, diyabeti olmayanlara oranla daha yüksektir. Kardiyovasküler hastalıkların prevalansı, insidansı ve mortalitesi diyabetli hastalarda, diyabeti olmayan akranlarına kıyasla 2-8 kat daha yüksektir. Tüm dünyada böbrek yetersizliğinin ve travma-dışı ayak kesilmelerinin en yaygın nedeni diyabettir. Diyabetli hastalarda ayak yada ayak parmaklarının kesilme riski diyabeti olmayanlara oranla 25 kat yüksektir. Özellikle gelişmiş ülkelerde diyabet en sık görme kaybı ve körlük nedenlerinden biridir. İnsan sağlığını tehdit eden kronik bir hastalık olması yanında, diyabetin hem bireye hem de ülkelerin sağlık sistemlerine maliyeti oldukça yüksektir. Diyabet ve ilişkili hastalıkların takip ve tedavi maliyetlerinden kaynaklanan doğrudan maliyetler yanında, bireyin iş verimliliğinin azalması, yaşam süresinin kısalması ve hasta yakınlarının meşguliyetlerinden kaynaklanan dolaylı maliyetlerin de göz önünde bulundurulması gerekir. Diyabetin kişiye ve topluma yükünü azaltmak için hastalığın ve gelişebilecek komplikasyonların olabildiğince erken dönemde tanınması ve uygun şekilde tedavi edilmesi şarttır.

Bu kadar sık görülen hastalık için ne yapabiliriz? Genel olarak bakıldığında çok basit önlemlerle diyabetin gelişmesinin azaltabiliriz. Yaşam biçimindeki değişiklikler, doğru beslenme, egzersizin artırılması, kilonun azaltılması; tip 2 diyabet gelişimini önleyebilir ya da geciktirebilir. Daha aktif yaşam, sebze-meyveden zengin, şekerden fakir bir beslenme seçimi ile riskli olan bireylerde tip 2 diyabet gelişimi riski azaltılabilir. Ancak tanı konulan diyabeti hastalar uygun şekilde tedavi edilmelidir.

Diyabet tedavisinde amaç,  kan şekerini normal sınırlar içinde tutmaktır. Açlık şekerinin 70-130 mg/dl, 2. saat tokluk şekerinin ise 80-160 mg/dl’nin arasında olması hedeflenir. Bu hedef değerler hastanın yaşına ve yandaş hastalıkların olup olmamasına bağlı olarak değişebilir.  İyi kan şekeri kontrolü, gerek aterosklerozu gerekse küçük damar hastalığını önlemekte en etkili ve vazgeçilmez yöntemdir. Diyabet, bir süre ilaç kullanınca düzelen ve yok olan bir hastalık değildir. Aksine kronik bir hastalıktır ve yaşam boyu tedavi gerektirir. İyi bir hasta-hekim işbirliği ve diyabet konusunda verilen eğitim, bu tedavinin en önemli unsurlarıdır. Şikâyetin olmaması, şekerin kontrollü seyrettiği anlamına gelmez. Diyabetli kendi tedavisinde mutlaka sorumluluk üstlenmeli ve şekerini düzenli olarak takip etmelidir.

Tedavide ilk aşama hiç kuşkusuz diyettir. Doğru ve düzenli beslenen diyabetlide verilen her kilo, şekerin kontrol altına alınmasını kolaylaştırır. Hareketsiz yaşama son verilmeli ve kalp damarlarına ilişkin tetkikler de yapıldıktan sonra düzenli egzersize başlanmalıdır. İdeal olan, haftada 3 saat yapılan egzersizdir.

Diyet tedavisinde bu önlemlerle birlikte insülin ya da kan şekerini düşürücü haplar kullanılmaktadır. Hangi ilacın seçileceği her hastaya göre değişiklik gösterebilir. Buna Doktor karar verecektir.  Her üç ayda bir ölçülen HbA1c düzeylerinin %6.5’in altında olması, iyi kontrolün göstergesidir. Ancak, diyabet ilerleyici bir hastalıktır ve bir süre sonra pankreasın insülin üretme faaliyeti bozulur; haplar kan şekerini düşürmede yetersiz kalabilir. Bu aşamada beklemek yalnızca zarar verir. Zaman kaybetmeden tedaviye insülin eklenmelidir. Sanıldığının aksine insülin bağımlılık yapmaz, yalnızca yetersiz üretildiği için verilmesi gereklidir.

Şeker hastalarında kan şekeri kontrolünün yanı sıra kan basıncının ve kan yağlarının da ciddiyetle takibi ve tedavisi son derece önemlidir. Diyabetlide kan basıncının 130/80 mmHg’yi aşmaması gereklidir. Trigliseridin 150 mg/dl, LDL kolesterolün ise 100 mg’ın altında olması şarttır. Lipidlere (kan yağlarına) etkili ilaçlar diyabetlilerde kalp damar hastalığını önlemedeki bir diğer etkili tedavi yöntemidir. Komplikasyonlardan korunmada bu üçlü yaklaşımın vazgeçilmez olduğu unutulmamalıdır.

Bugün diyabeti, tamamen iyileştirici bir tedavi yoktur. Ancak, etkin tedavi vardır. Eğer, uygun ilaçlar, kaliteli bakım ve iyi tıbbi beslenme uygulanırsa diyabete bağlı akut ve kronik komplikasyonların gelişimi engellenebilir. Hastalar; uygun bir tedavi ile aktif ve sağlıklı bir hayat sürebilir. Tip 2 diyabette uygun hastalarda cerrahi tedavi düşünülebilir. Önemli olan kan şekerinin iyi kontrol edilmesidir. İyi diyabet kontrolü, mümkün olduğunca normale yakın kan şekeri seviyelerini muhafaza etmek demektir. Sonuç olarak;

Kan şekeri ayarı önemlidir. Ayar hayat sağlar...

Prof. Dr. Yusuf ÖZKAN

İç Hastalıkları

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

MedicalPark Batman Hastanesi

DİYABET Şeker Hastalığı Prof. Dr. Yusuf ÖZKAN MedicalPark Batman Hastanesi sağlık
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
"MERCEK-22" OPERASYONU: 1790 SİLAH ELE GEÇİRİLDİ
YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA DUYURU
YURTDIŞI ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA DUYURU